Şeref Amca Ben Gördüm

YaramazdıGezdim, tozdum büyüdüm… Sonraları lise, üniversite derken iş dünyasına girdim. Artık mevcut tecrübelerim bana iş imkanı sağlıyor. Tecrübelerimi iş arkadaşlarıma aktarıyorum. İşim dijitl reklamcılık olunca tecrübelerim ve örnek olaylarda hep bununla ilgili oluyor. Şu web sitesi böyle olmuş ama aslında böyle olmalıymış. Şu viral kampanya çok başarılıymış, şu başarısız olmuş gibi. Her birini tecrübe yehbeme atıyorum. Yüklendikçe heybem ağırlaşıyor, ağırlaştıkça ben hafifliyorum.
İnsan bazen de düşünmeden edemiyor. Ya ne güzel işler yapılıyor, yapıyoruz. Pazarlama ne kadar değişti. Yeni yeni bir yığın mecra var artık. İnternetin hayatımıza girmesi, sonrasında hayatımızın ta kendisi olması ve sonrası…
Şu pazarlama gurusu şunu dedi, bu ajans bunu yaptı, şu markanın şöyle virali vardı…
İşte bunları böyle düşünüp dururken hayat sinemamda filmi biraz geriye sardım. Geriye sardım ve aslında bugün takdirle karşıladığımız alkışladığımızı pazarlamanın kralını ben daha çocukken yaşamışım. Mahallemizde sosyal medya kullanımış, biz de baş rol oyuncuları olmuşuzda haberimiz yokmuş. Üstelik bunları planayanda bizim mahallenin sütçüsü Şeref Amca 🙂 . Şu an yaşıyormu kendisi bilmiyorum, yaşıyorsa Allah uzun ömür versin. Düşünüyorumda, kendisi hayatıma giren ilk pazarlama hocamdı. Gerçi ne o bunun farkında ne de ben farkında olduk, ancak geriye baktığımda buna eminim.
Yaşı küçük olanlar hatırlamayabilir. Eskiden mahallerin tüpçüleri, sütçüleri, yoğurtçuları, bozacıları vardı. Bunlar şimdiki tabirle bir plasiyer gibi ellerinde ürünleri mahalle mahalle gezerlerdi ve avazları çıktıkları kadar bağırarak mahalle ahalisine geldiklerini haber verirlerdi. E tabii hayli zor iş! Mahalle mahalle gezeceksin, “Süüüüüüüüüüüüüt”, “Yoğuuuuuuuurt” diye bağıracaksın. E öyle gür sesin olacak, kuvvetli nefesin olacak. Bir de elindeki yükünle bunu yapıyorsun. İşte bu noktada mahallemizin pazarlama gurusu Şeref Amca dahiyane bir fikir buldu. Ama ne fikir!
Bir gün mahallenin tüm çocuklarını topladı etrafına. Bakın çocuklar sizinle bir oyun oynayacağız. Oyunu bir kişi kazanacak, oyunun galibi de bir ay sonunda belli olacak. Bundan böyleben mahalleye girer girmez ilk beni kim görürse “Şeref Amca ben gördüm, Şeref amca ben gördüm” diye avazı çıktığı kadar bağıracak. Kim beni ilk gördüğünde bağırırsa o günün galibi o olacak. Bir ay sonuda da en çok galip gelene bedava 1 kilo süt vereceğim :). Zaten sokakta oyun oynuyoruz, hepimiz cıvıl cıvılız, eve 1 kilo süt kazandırsak fena mı olur. Ertesi gün Şeref Amca elinde süt tenekeleri ile mahalleye girdiğinde, “Süüüüüüt diye bağırmasına hiç gerek kalmadı. Çünkü bir hep bir ağızdan, hem de avazımız çıktığı kadar “Şeref Amca ben gördüm, Şeref Amca ben gördüm” diye yeri göğü inletmiştik. E haliyle bütüm mahalle sütçünün geldiğinden ziyadesiyle haberdar olup, kap kaçakla pencerelere çıkıyordu. Şeref Amca virali patlatmıştı. Çünkü biz aramızda ödülü anlatmıştık. Bilmeyenlerde biliyordu artık. Zaten oyun oynuyorduk. Ucunda kim kazanacak vardı çünkü. Sadece bu mu ya eve 1 kilo süt getirmenin gururu? Evet belkide o ana dek ilk kez ev ekonomsne katkıda bulunacaktık :), bu da büyük bişeydi. Evet vallahi billahi viraldi bu. Tüm mahalle biliyor, herkes birbirine anlatıyor, Şeref Amca mahalleye adımını attığında yer gök oynuyordu. Bir de akşamları ballandıra ballandıra “Anne Şeref Amcayı bugün ben gördüm” diye anlatıyorduk. Bilhassa ben bu işe iyi sarmıştım. Şeref Amcanın geliş saatleri akşam 6 civarı idi. Geldiği sokakda belliydi. Elinde sütü yokuşu çıkmaya başladığı an, kıyameti koparmak üzere gözüm hep yokuşun başındaydı. Nihayetinde en çok kıyameti ben koparmışım, ay sonunda 1 kilo sütümü büyük bir onurla aldım. Şeref amca sütü dolduruken, öyle gururlu ve mutluydum ki  anlatamam.
Şimdi ise daha da mutluyum. Şeref Amca sana bir kez daha teşekkür ediyorum. Kazandığım 1 kilo sütten ziyade, pazarlama zekasının her zamanda ve her şartta işi farklılaştırdığını, bunun ismi konmuş olsun ya da olmasın biryerlerde birileri tarafından yapıldığını bana hatırlattın. Modern zamanlarda bu işleri yapmakta olan bizlerin, belkide daha önce yapılmış işlere sadece birer süslü isim koydukarını veya biraz daha sistematik yaptığını düşündürdün. Tekrar tekrar teşekkür ediyorum sana.
Bu arada, pazarlama zekan kadar sütün de güzeldi…

Yaramazdım, gezdim, tozdum büyüdüm… Sonraları lise, üniversite derken iş dünyasına girdim. Artık mevcut tecrübelerim bana iş imkanı sağlıyor. Tecrübelerimi iş arkadaşlarıma aktarıyorum. İşim dijital reklamcılık olunca tecrübelerim ve örnek olaylarda hep bununla ilgili oluyor. Şu web sitesi böyle olmuş ama aslında böyle olmalıymış. Şu viral kampanya çok başarılıymış, şu başarısız olmuş gibi. Her birini tecrübe heybeme atıyorum. Yüklendikçe heybem ağırlaşıyor, ağırlaştıkça ben hafifliyorum.

sutcu

İnsan bazen de düşünmeden edemiyor. Ya ne güzel işler yapılıyor, yapıyoruz. Pazarlama ne kadar değişti. Yeni yeni bir yığın mecra var artık. İnternetin hayatımıza girmesi, sonrasında hayatımızın ta kendisi olması ve sonrası…

Şu pazarlama gurusu şunu dedi, bu ajans bunu yaptı, şu markanın şöyle virali vardı…

İşte bunları böyle düşünüp dururken hayat sinemamda filmi biraz geriye sardım. Geriye sardım ve aslında bugün takdirle karşıladığımız alkışladığımızı pazarlamanın kralını ben daha çocukken yaşamışım. Mahallemizde sosyal medya kullanılmış, biz de baş rol oyuncuları olmuşuzda haberimiz yokmuş. Üstelik bunları planlayan da bizim mahallenin sütçüsü Şeref Amca 🙂 .  Şu an yaşıyor mu kendisi bilmiyorum, yaşıyorsa Allah uzun ömür versin. Düşünüyorum da, kendisi hayatıma giren ilk pazarlama hocamdı. Gerçi ne o bunun farkında ne de ben farkında olduk, ancak geriye baktığımda buna eminim.

Yaşı küçük olanlar hatırlamayabilir. Eskiden mahallerin tüpçüleri, sütçüleri, yoğurtçuları, bozacıları vardı. Bunlar şimdiki tabirle bir plasiyer gibi ellerinde ürünlerle mahalle mahalle gezerlerdi ve avazları çıktıkları kadar bağırarak mahalle ahalisine geldiklerini haber verirlerdi. E tabii hayli zor iş! Mahalle mahalle gezeceksin, “Süüüüüüüüüüüüüt”, “Yoğuuuuuuuurt” diye bağıracaksın. E öyle gür sesin olacak, kuvvetli nefesin olacak. Bir de elindeki yükünle bunu yapıyorsun. İşte bu noktada mahallemizin pazarlama gurusu Şeref Amca dahiyane bir fikir buldu. Ama ne fikir!

Bir gün mahallenin tüm çocuklarını topladı etrafına. Bakın çocuklar sizinle bir oyun oynayacağız. Oyunu bir kişi kazanacak, oyunun galibi de bir ay sonunda belli olacak. Bundan böyle ben mahalleye girer girmez ilk beni kim görürse “Şeref Amca ben gördüm, Şeref amca ben gördüm” diye avazı çıktığı kadar bağıracak. Kim beni ilk gördüğünde bağırırsa o günün galibi o olacak. Bir ay sonuda da en çok galip gelene bedava 1 kilo süt vereceğim :). Zaten sokakta oyun oynuyoruz, hepimiz cıvıl cıvılız, eve 1 kilo süt kazandırsak fena mı olur. Ertesi gün Şeref Amca elinde süt tenekeleri ile mahalleye girdiğinde, “Süüüüüüt diye bağırmasına hiç gerek kalmadı. Çünkü bir hep bir ağızdan, hem de avazımız çıktığı kadar “Şeref Amca ben gördüm, Şeref Amca ben gördüm” diye yeri göğü inletmiştik. E haliyle bütüm mahalle sütçünün geldiğinden ziyadesiyle haberdar olup, kap kaçakla pencerelere çıkıyordu. Şeref Amca virali patlatmıştı. Çünkü biz aramızda ödülü anlatmıştık. Bilmeyenlerde biliyordu artık. Zaten oyun oynuyorduk. Ucunda kim kazanacak vardı çünkü. Sadece bu mu ya eve 1 kilo süt getirmenin gururu? Evet belkide o ana dek ilk kez ev ekonomsne katkıda bulunacaktık :), bu da büyük bişeydi. Evet vallahi billahi viraldi bu. Tüm mahalle biliyor, herkes birbirine anlatıyor, Şeref Amca mahalleye adımını attığında yer gök oynuyordu. Bir de akşamları ballandıra ballandıra “Anne Şeref Amcayı bugün ben gördüm” diye anlatıyorduk. Bilhassa ben bu işe iyi sarmıştım. Şeref Amcanın geliş saatleri akşam 6 civarı idi. Geldiği sokakda belliydi. Elinde sütü yokuşu çıkmaya başladığı an, kıyameti koparmak üzere gözüm hep yokuşun başındaydı. Nihayetinde en çok kıyameti ben koparmışım, ay sonunda 1 kilo sütümü büyük bir onurla aldım. Şeref amca sütü dolduruken, öyle gururlu ve mutluydum ki  anlatamam.

Şimdi ise daha da mutluyum. Şeref Amca sana bir kez daha teşekkür ediyorum. Kazandığım 1 kilo sütten ziyade, pazarlama zekasının her zamanda ve her şartta işi farklılaştırdığını, bunun ismi konmuş olsun ya da olmasın biryerlerde birileri tarafından yapıldığını bana hatırlattın. Modern zamanlarda bu işleri yapmakta olan bizlerin, belkide daha önce yapılmış işlere sadece birer süslü isim koydukarını veya biraz daha sistematik yaptığını düşündürdün. Tekrar tekrar teşekkür ediyorum sana.

Bu arada, pazarlama zekan kadar sütün de güzeldi…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir